BİR DOKTOR Kİ... ( DR. ŞÜKRÜ ÇELİKER ANISINA )



Size iyilik yapan insanları unutur musunuz ? Cevabınızı buradan duyamadım, ama ben size güzel bir anımı anlatacağım.Yetişme ve olgunlaşma sürecimizde ailemizin, öğretmenlerimizin katkısı büyüktür. Bu önemli ikiliye zaman içinde dostlar da eklenir. Size değer veren insanlardan çok şey öğrenirsiniz. Sohbetler sayesinde kişisel gelişiminiz üst seviyeye çıkar.

Bugün, beni zor bir hastalıktan kurtaran, kimi zaman bana bir ağabey, kimi zaman bir öğretmen olan sevgili doktorumdan bahsedeceğim size. Onu tek bir blog yazısıyla anlatmak zor. Ama dile getirmeseydim, çocukluk anılarım da eksik kalırdı.

NEFES ALARAK BAKMAK GÖKYÜZÜNE



Çocukluk yıllarımda yaşadığım en büyük sağlık sorunu nefes alma problemiydi. İlk başlarda bunu çok önemsemiştim. Ancak geceleri uykumdan olmaya başlayınca, annem endişe etmeye başlamıştı. Sokakta diğer çocuklar gibi rahat hareket edemiyordum. Hemen göğsümde bir sıkışma hissi oluşuyordu. Yüzüm kızarıyordu ve terliyordum. Belirtiler sadece bunlar da değildi. Yoğun bir burun kaşıntısı ve hapşırık krizi de beraberinde geliyordu. Geceleri uykumdan uyanıp nefes almak için uğraşıyordum.

Türlü ilaçlar denemiştim. Annemle astım - alerji konusunda uzman olan tüm doktorları ziyaret etmiş ama sonuç elde edememiştik. En sonunda Dr. Şükrü Çeliker'e ulaştık. Kendisi göğüs hastalıkları konusunda uzmandı. Muayenehanesi Bostancı semtinde idi.  Genelde doktorları pek sevmezdim. Çoğu asık suratlı ve iletişim kurmaktan yoksun insanlardı. Ancak Dr. Şükrü Bey bambaşka bir insandı. Odasına girdiğim zaman beni gülerek karşılamıştı. Muayeneye geçmeden uzun bir sohbet etmiştik. Sonrasında çeşitli testlerden geçmiş ve tedaviye başlamıştım. Hastalığıma alerjik astım tanısı koyulmuştu. 


İğneler her çocuk için kabustur. Ama benim için hiç olmamıştı. Sonunda ben de diğer çocuklar gibi nefes alabilecektim. Nefes alarak bakacaktım gökyüzüne. Hür havayı şımarık bir eda ile çekecektim içime.

GÜLE OYNAYA AŞI OLMAYA GİTMEK

Her hafta Bostancı'ya sevinçle gidiyordum. Dr. Şükrü Bey ile sohbetler ediyor ve gelecekten bahsediyorduk. Beni o kadar iyi dinliyordu ki, bu çok hoşuma gidiyordu. Kendisi sadece bana karşı değil, tüm çocuklara ve hastalara karşı iyi niyetliydi. İletişim kurma yeteneği üst düzeyde idi. Her kesimden insanla pozitif  iletişim kuran, onları dinleyen bir insandı. 


Yine aşı olmaya gittiğim günlerden biriydi. Göksel adlı arkadaşım da benimle gelmişti. O gün, aşı sonrası gezi planımız vardı.  Ama paramız sadece aşıya ve ulaşıma yetiyordu. Yüzümde o heyecanı görmüş ve sormuştu, " Arkadaşın hoş gelmiş. Bugün nereye gideceksiniz ? " 

Ben de, " Biraz gezeceğiz ." demiştim. Sonra yüzüme bakarak, " Yanınızda para var mı ? " diye sormuştu. Belki de olmadığını tahmin etmişti. Aşıyı yaptıktan sonra bana bakmıştı  ve " Haydi bugün aşı parasını almayacağım . Gidin güle güle eğlenin demişti." Çok sevinmiştim. O da bu halimi görünce mutlu olmuştu.

Aşı olmaya gittiğim her gün kendisine türlü maceralarımı anlatırdım. Okulumda başarılı bir öğrenci olduğum için beni çok severdi. Geleceğe dair sohbetler ederdik. Aldığım takdir belgelerini hep kendisine anlatırdım. Her görüşmemizde bana " Senin sanatçı olman lazım. Veya kültürel bir alanda çalışman lazım. " derdi.  

Çoğu zaman kitaplardan ve bilimsel gelişmelerden konuşurduk. Okuduğum kitapları kendisiyle paylaşırdım. Bilim kurgu, tarih ve fantastik edebiyat türünde okuduklarımı anlatırken beni keyifle dinlerdi. Sorular sorardı. Benim için doktordan öte bir konuma yerleşmişti. Okuduklarımı ve hayallerimi paylaştığım sihirli bir kahramandı. 

Sihirliydi, çünkü bir yandan da hastalığımı tedavi ediyordu. Zamanla aşı olmaya 2 haftada bir, sonra 3 haftada bir, en son da ayda bir gitmeye başladım. Ayda bir gitmeye başladığım zamanlar kendisini özlüyordum. Çünkü, sohbet etme süremiz için çok bekliyordum. Ama ben dayanamaz aralarda yine soru sormaya giderdim. Kimi zaman da, yaptığım minik sanatsal çalışmaları ( resimleri ) kendisine hediye ederdim. 

Tedavim tam 5 yıl sürdü. 5 yıl boyunca gidip gelmiştim. Ama bunu hep keyifle yaptım. Çünkü doktor - hasta ilişkisinden öte bir sohbetimiz vardı. Biz aslında dost olmuştuk. 

Tedavimin son döneminde, 2001 yılında kendisi ani bir kalp krizi geçirerek yaşama gözlerini yumdu. Haberi aldığım zaman şok olmuştum. Tedavim bittikten sonra da kendisini görmeyi umuyordum. Çok üzülmüştüm. Değer verdiğim insan artık yoktu. İyi insanlar çabuk dünyadan ayrılır derler ya, bu laf çok doğru. Bir süre kendime gelemedim. Sohbetleri ve gülüşmeleri hatırladım durdum. 


Benim gibi birçok hastası da çok üzgündü. Doktor Şükrü Çeliker, geride ona dua eden bir sürü insan bırakarak başka bir aleme yolculuk etmişti.


Aramızdan ayrıldı demek istemiyorum. Ayrılmış olsaydı bu yazıyı yazamazdım. Anılarım o kadar taze ki... 





Serkan Yasin



















Yorumlar