HE-MAN FİGÜRÜ VE KAYBOLAN ANAHTAR

                               


- 12 Ekim 1989 - 

Eylül ayı geçmiş, hava biraz serinlemeye başlamıştı.Yine de İstanbul'da ekim ayı, diğer illere göre daha sıcak geçerdi. O gün parka gidip oynamak istiyordum. Ancak annemin biraz işi vardı. Alışveriş yapacaktı. Ertesi gün anneannem bize geleceği için hazırlık yapması gerekiyordu. Yoğun olduğu zamanlarda, beni kapı komşumuz Nihan teyzeye bırakırdı. Evde yalnız kalmamı istemezdi. Nihan teyzenin Hasan adında bir oğlu vardı. Ortaokula gidiyordu. Ben ise henüz 5 yaşındaydım. Okula gitmeme iki sene vardı. Annem 7 yaşında okula başlamamı istemişti. 

Hasan ağabey evde olduğu zaman, Nihan teyzede kalmak benim için daha zevkli olurdu. Bir sürü oyuncak karakterleri vardı. ( O zamanlarda her şeyi oyuncak olarak adlandırırdık. Şimdi koleksiyoner olduğumuz için figür diyoruz. ) Figürlerle ilk kez o evde karşılaşmıştım. Hasan ağabeyin çok güzel bir He-Man figürü vardı. Salt He-Man değil, diğer karakterler, kötüler ve kötülerin başı Skelator /İskeletor da koleksiyonunda yer alıyordu. Evde olduğu zaman figürleri çıkarır ve benimle oynardı. 

Mattel He-Man Figürü
Mattel He-Man Figürü

Genelde oynadığımız oyunun bir senaryosu olurdu. O sabah, veya bir önceki gün He-Man çizgi filminde yer alan konuyu oyuna dökerdik. Oynarken çok keyif alırdık.  " Gölgelerin gücü adına. Güç bende artık ! " diye bağırarak ev içinde koşardık. 

Annem beni öğle vakti, yine kapı komşumuz Nihan teyzeye bırakmıştı. Ama Hasan ağabey evde yoktu. Öğlenci olduğu için evde değildi. Oysa sabahçı olduğu zamanlar, hep evde olurdu ve akşama kadar oynardık. Ben pek içeri girmek istemesem de, annem zoraki orada kalmamı tembihlemişti. Çaresiz kabul etmiştim. Oysa evde kalsam, ne güzel rahatça çizgi film izlerdim.

Hasan ağabey evde olmadığı için, bir koltuğa oturup öyle beklemeye başlamıştım. Nihan teyze portakallı bir kurabiye yapmıştı. Kokusu mutfaktan salona yayılıyordu. Bir süre sonra, Nihan teyze odaya elinde kurabiye ve kayısı hoşafı ile geldi. 2 tane kurabiye yemiştim. Hoşafı da içmiştim. Ama koltukta öyle oturmaya devam ediyordum. Bu halimi gören Nihan teyze " Ağabeyin yok diye mi böyle oturuyorsun a çocuk ? Dur, sana oyuncakları getireyim. " demişti. Az sonra elinde He-Man figürleriyle dönmez mi ? Çok sevinmiştim. Hemen oynamaya başlamıştım. 

Nihan teyze televizyona bakıyordu. Ben de bir süre sonra oyuncakları alıp, Hasan ağabeyin odasına geçmiştim. Odada özgürce oynamaya devam etmiştim. Odada uzun süre kalınca Nihan teyze beni merak etmişti. Biraz da kızmıştı. "Gelsene salona, neden gözden kayboluyorsun ? " demişti. Çalışma masasının üstünde, boyumun ulaşamayacağı yerde bir He-Man kılıcı vardı. " Bu kılıçla da oynayayım mı ? " diye sormuştum. O da biraz yüzünü asarak, " Tamam al. " demişti. Bir hevesle kılıcı alıp salona koşmuştum. Tam keyifle oynayacaktım ki, Nihan teyze bağırdı " Oda kapısının üstünde anahtar vardı. Şimdi yok. Sen mi kaybettin ? " Anahtardan haberim yoktu. Biraz korkarak " Hayır ! " yanıtını vermiştim. 

Nihan teyze bana pek inanmamıştı. Telaşla anahtarı arıyordu. Ben de yardımcı olmak için, elimdeki He-man kılıcı ile kapıya gidip bağırmıştım " Gölgelerin gücü adına. Anahtarı bulsun He-Man ! " demiştim. Nihan teyze bana yine kızmış ve o sinirle " Bir daha gelme buraya ! " demişti.  Çok üzülmüştüm. 

Kısa süre sonra kapı çalmıştı. Gelen Hasan ağabeydi. Anahtar onun montunun cebinden çıkmıştı. Benim de suçsuz olduğum anlaşıldı. Ama bu sefer de ben kırılmıştım. Çünkü bana kimse inanmamıştı. Akşama doğru annem beni almaya geldi. Kapıda Nihan teyze ile konuştu. Nihan teyze hiçbir şey olmamış gibi gülerek  " Yine gelsin bize. " demişti. Ben de elimdeki kurabiyeyi kafasına atmış ve anneme durumu anlatmıştım. Bir daha Nihan teyzenin evine hiç gitmemiştim. Ama o bize hep geldi ve bazen hediyeler getirdi. 

Sonrasında ben de figürler almıştım. Ama nedense He-Man figürlerine hiç merakım olmadı. He-Man'in kılıcı anahtarı bulamadı ya, belki ondandır. 





Kıssadan hisse :  Çocuklarınıza güvenin. Onlarla iletişiminizi güven üzerine kurun. Göreceksiniz, yalana daha az başvuracaklar. 







Serkan Yasin



Yorumlar