KAHRAMAN YUNUS PELORUS JACK




Çocukluk yıllarımızda öykülerden nice dersler çıkarırdık. Halen zihnimizde o öyküler yaşar. Aralarda gezintiye çıkarlar içimizde. Onları yeniden keşfetmemizi isterler. Herkesin çocukluğunda öykü anlatan biri olmuştur. Bana da öykü anlatan yaşlı bir amca vardı. Adı Hampo idi. Aslen Ermeni kökenliydi. Kafasına her daim fötr bir şapka takardı. Bastonu siyahtı. İleriden bakınca huysuz bir ihtiyarı andırsa da, konuştukça kendisini severdim. Çok fazla öyküsü vardı anlatacak. Genelde benle paylaşırdı. O dönemler babamın halasını ziyarete giderdik. Hampo amca da hep orada olurdu. Kendisi onların aile dostuydu. Bu vesileyle onunla tanışmıştık.

İçeri girdiğimde beni görür ve kaşlarını çatardı. Bastonunu havaya kaldırır ve : " Gel bakalım, nerede kaldın sen ? " derdi. Koşarak kucağına atlardım. Sonra da başlardı öykülerini anlatmaya. Genelde hayvanlarla ilgili öyküler anlatırdı. Hayvanların insanlardan daha merhametli olduğunu söylerdi. Hemen hemen her öyküsünde bir hayvan baş rolde olurdu. Bayılırdım bu öykülere. Hepsinin sonunda kıssadan hisseler olurdu. Hampo Amca, yozlaşan değerler ve insanlığın kayboluşu hakkında küçük öyküler de anlatırdı. Sonuna kadar dinlerdim tüm anlatılanları. Bana anlattığı en güzel öykü, Pelorus Jack adlı bir yunus ile ilgiliydi. Bu yazıyı yazmadan önce, öykünün gerçekliğini yerli / yabancı kaynaklardan araştırdım ve doğru olduğunu tespit ettim. Bir kez daha kendisini sevgiyle anıyorum. Mekanı cennet olsun.


Serkan Yasin


KAHRAMAN YUNUS PELORUS JACK


Yeni Zelanda civarında bir boğaz vardır ki, yüzyıl önce Amerika’dan Avustralya’ya giden gemiler, gizli kayalarla dolu bu boğazı geçerken ölümle pençeleşirlerdi. İşte bu yazı, o boğaza ait bir efsanenin hikayesidir.

1871 yılının bulutsuz ve sakin bir gününde Birleşik Amerika’nın Boston limanından hareket eden "Brindle" gemisi, Yeni Zelanda sularına girinceye kadar heyecansız bir yolculuk yapmıştı. Ama Pelorus Boğazı'na girilince herkesi bir korku aldı. Bu deniz, umulmadık yerlerde gemilerin yolunun üzerine çıkan kayalar sebebiyle çok tehlikeliydi. Sis bastırdığı için Brindle'ın kayalıklara bindirmesi içten değildi.

Süvari ve ikinci kaptan küpeşteye dayanmış bu konuyu görüşürlerken, biraz ötede suların karıştığını ve köpüklerin arasından bir yunus çıktığını gördüler. Bu, 4 m uzunluğunda gözüken beyaz bir hayvandı. Yunus, teknenin burnunun hemen önünde daireler çevirerek yüzdükten sonra, birden belirli bir yöne doğru yol almaya başladı. Gemidekilere kendisini takip etmelerini işaret ediyor gibiydi. Süvari ve ikinci kaptan ellerinde olmayarak onu takibe başladılar. Garip bir his onlara yunusun yardımıyla tehlikeli bölgeden kurtulacaklarını söylüyordu.

Yunus Pelorus Jack

Gerçekten de kısa bir süre sonra kayalıkları arkalarında bırakmış oldular. Çok geçmeden beyaz yunus da sulara dalarak gözden kayboldu.Gemiciler Sydney’e varınca, başlarından geçen garip olayı oradaki arkadaşlarına anlatmaktan geri kalmadılar."Pelorus Jack" adı verilen yunusun varlığını, kısa zamanda o bölgede duymayan kalmadı.

İnsanları seven bu yunus, 40 yıla yakın bir zaman kılavuzluk görevine bıkıp usanmadan devam etti ve böylece bir çok deniz facialarını önlemiş oldu. Hayvanın bu şekilde hareket edişinin sebebini bilen yoktu. Pelorus Jack görünürde gemileri çok seviyor, hemen yanlarına sokulup suyun dışına sıçrıyor, arada başını tekneye sürttüğü bile oluyordu.

1903 yılında "Penguin" adında bir şilep de bu tehlikeli sulara girdi. Pelorus Jack her zamanki gibi görevinin başındaydı. Fakat bu defa gemide bulunan sarhoş bir yolcu kaşla göz arasında tabancasını çıkararak : "İşte güzel bir hedef !" diye tetiğe dokundu.

Kurşun Pelorus Jack'in başının yanına rastlamıştı. Yunus sersemler gibi oldu,  sonrada arkasında kırmızı bir iz bırakarak derinlere doğru gözden kayboldu. Pelorus Jack iki hafta kadar göze görünmedi. Herkes aldığı yara sonucunda öldüğünü sanıyordu. Derken bir sabah, "Pacific Dawn" adında bir geminin yolcuları yunusu gördüler ve bu olaya çok sevindiler.

Kahraman Yunus Pelorus Jack

Yeni Zelanda hükümeti bu iyilik sever hayvanın korunması için tedbirler almakta gecikmedi. Binbir ölüm tuzağı ile dolu boğazda, 1871 ile 1904 yılları arasında bir tek deniz faciasının olmayışı hep Pelorus Jack'in sayesindeydi.

"Penguin" adındaki şilep, 1905 yılının başlarında bir kere daha Pelorus Boğazı'nda yol alıyordu. Gemidekiler etraflarına bakındıkları halde, Pelorus Jack'i göremediler. Akıllı hayvan belki de güvertesinden kendisine ateş edilen gemiyi tanımış ve korkusundan su yüzüne çıkmamıştı.

Hava hayli sertti. Rüzgar gemiyi kayalıklara git gide yaklaştırıyordu "Penguin" çok geçmeden tüyler ürpertici bir çatırtıyla azgın dalgaların arasına gömüldü. Bundan kısa bir süre sonra "Southern Star" adında başka bir gemi, Pelorus Jack'in kılavuzluğu sayesinde bölgeden kazasız belasız geçince, herkes meseleyi anladı. Yunus demek ki yardım edeceği gemiyi tanıyor, görevini bilerek yapıyordu.


Derken, 1912 yılında bir balina filosunun bu bölgeye geleceği tuttu. O tarihten sonra da Pelorus Jack'i bir daha gören olmadı. Kaptanların sevgisini ve güvenini kazanan iyi kalpli yunus, belki de insanlara duyduğu yakınlığa karşılık sıradan bir balık gibi zıpkınla öldürülmüştü.

Gemiler aylarca Pelorus Jack'i aradılarsa da, en ufak bir ize rastlayamadılar. Eşsiz yunus, esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuştu.

İnsan, bir kez daha bu gezegende yaşayan en acımasız varlık olduğunu kanıtlamıştı.



Öykü ile ilgili kaynaklar 

Hayvanlar Ansiklopedisi  " Legend Of Pelorus Jack" ss.137


http://www.southwest.com.au/


Yorumlar